Gitmek Gerektiğini Ne Zaman Anlarsınız?
1-Eşyanın durgunluğunu fark ettiğiniz zaman
“Eşya zaten durur, hareket etmez ki” dediğinizi duyar gibiyim. Canlılık insanlara has değil, bazen mekânlar için de geçerlidir. Bulunduğunuz yerde ruh ve enerji yoksa belki siz de orada olmamalısınızdır.
2-Düşünceleriniz kendini tekrar etmeye başladığı zaman
Gelişmek, değişmek zorundayız. Zaman, içindeki tüm hayatla birlikte akıp gitmekteyken durup bir köşeden izleme lüksümüz yok. Kendi düşünceleriniz tarafından kuşatılıp kendi kendinize bir yankı odası yaratmaya başladıysanız dibe çöküyor olabilirsiniz. Bunun yarattığı ayrı bir huzursuzluk vardır, onu geldiği an anlarsınız. Hislerinize güvenin ve gitmek için gerekli cesareti toplamaya başlayın.
3-Aslında orada olmadığınız zaman
Aklınız bambaşka yerlerdeyse, bir türlü fiziken var olduğunuz mekâna adapte olamıyorsanız gitme vakti gelmiş olabilir. Bu bir mekân olduğu gibi pekala bir insan ya da bir bakış açısı da olabilir.
4-Gücünüz sizi aşmaya başladığı zaman
İçinizden taşan bir canlılık var ve nereye koyacağınızı bilemiyorsunuz. Hayatınızı, kendinizi aştınız ve daha fazlasını istiyorsunuz. Yapabileceklerinizin çok daha fazla olduğuna inanıyorsunuz. Göstermek için tutuşuyor, içinizdeki ateşi korumak istiyorsunuz. Cevap belli, potansiyelinize uygun başka bir yere gitmek.
5-Size ihtiyaçları kalmadığı zaman
Başkaları için yaşamak niye hep kötülenir, bilmem. İnsan neyde anlam buluyorsa orada büyüyüp gelişmelidir. Başkaları için yaşadıkça ve başkalarına yardım ettikçe kendine yardım eden bir sürü insan var, siz de onlardan biri olabilirsiniz. Sartre’yi haksız buluyorum; başkaları her zaman cehennem değildir. Fakat artık sevdiklerinizin size ihtiyaç duymadığını, sizin desteğiniz olmadan da kendi ayakları üzerinde durduklarını gördüğünüz zaman “gitmek” düşüncesi belirebilir. Bir yerlerde size daha çok ihtiyaç duyan başkaları olabilir, kendiniz de dâhil.
6-Yol çağırmaya başladığı zaman
Bazen ihtiyaç duyduğumuz tek şey bir yolculuktur. Varmaktan da ziyade yolun kendisidir. Farkında olmadan ruhunuz size bir yardım çığlığında bulunuyor olabilir. Yola çıkma düşüncesi bile iyi geliyorsa çıkın, ertelemeyin. Dağlar denizler aşmanıza gerek yok, küçük bir yolculuk da işinize yarayacaktır. Bedeni gidemeyenlerin ise gözlerini kapatıp muhteşem bir içsel yolculuğa başlamalarını tavsiye ederim. Bütün yollar bir adımla başlar, kimi zaman hayali de olsa.
7-Dinlenemediğiniz zaman
Yoruluyorsunuz fakat dinlenemiyorsunuz. 3 gün uyumak da yetmiyor, 1 ay boyunca hiçbir şey yapmamak da. Sürekli bitkin ve mutsuz hissediyorsunuz. Bir türlü gereken yaşam enerjisini toplayamıyorsunuz. Bu durumda yapılacak en iyi şey mekân değişikliğidir. Tebdil-i mekânda ferahlık vardır sevgili okur ve gerçekten de vardır. Temelli gitmeniz, orayı terk etmeniz gerekmiyor. Bazen bize küçük molalar da yetiyor.
8-Hayatınızda yeni seçenekler oluşmaya başladığı zaman
Seçeneklerimiz bazen kendiliğinden bizi kuşatmaya başlar. Çaba harcamadan bile kendinizi yeni durumlar içinde bulmaya başlayabilirsiniz. Bu durumu kimi kader olarak nitelendirir kimi akışa bırakmak olarak. Fakat bambaşka alternatifleriniz oluşmaya ve sizi alışkanlıkların güvenli sınırlarından çıkarmaya başladığı zaman o yeni “şey”e gitmek, yani uyum sağlamak sizin için faydalı olabilir. Yaşamak, insanın sürekli kendisine yenilikler katması ve keşfetmenin devamlılığıdır. Bunu sürdürmek sizin elinizde olduğu için kendinizi yeni ihtimallere her zaman açık tutabilirsiniz. Nehrin akış yönünün değişmesi size “gitme”nin yeni bir çağrısı olabilir.
Yorumlar
Yorum Gönder