Anksiyete ile Yaşamanın Yolları
Anksiyete, gerçekte var olmayan bir tehditle ilişkili alarm, endişe veya korku hissidir. Bu durum, hayali duygusal veya fiziksel tehditler yoluyla bir tehlikeyi içerdiği için çevremize ve kendimize güvenmemizi zorlaştırıyor. Bazen endişe verici bir konu hakkında ısrarlı düşüncelerimiz, bu düşünceleri körükleyen insanlarla sohbet etmek veya sadece "googlelamak" basit bir sorunu içinden çıkılmaz hale getirebiliyor. Anksiyete ile yaşamanın yolları ve baş etme yöntemlerini sizler için sıraladım. Keyifli okumalar!
| Edvard Munch, Anxiety, 1894 |
Aslına bakarsanız kaygılanmak bir haberci olarak çalışır. İlkel zamanlarda, insanlar tehlikeli bölgelerde ve yırtıcı hayvanlarla mücadele ederken yüksek alarm durumunda olmuşlar, böylelikle çevreye uyum sağlamışlardır. Ancak, günümüzde tehdit kavramı değişmiştir. Panik yaratan belirtiler, yerini modern korkulara bırakmıştır. Bir zamanlar harekete geçerek hayatta kalmayı sağlayan o eski radar sistemi artık sürekli devam eden anksiyete ataklarıyla kişiyi adeta felce uğratmaktadır. Anksiyete belirtilerini yaşamı tehdit eden durumlar olmaktan çıkarıp altta yatan çatışmalara odaklanmak gerekir. Bunun için yapılabilecekleri aşağıda sizler için sıraladım.
1.Belirsizliği Kabul Edin
Anksiyete "ya hep ya hiç" durumları yaratır diyebiliriz. Ancak mutlak doğru ve mutlak yanlış, dünyada var olan gri tonları yok saymamıza sebep olur. Belirsizliğin var olmadığı katı koşullar ve gerçekçi olmayan bir dünya yaratmaktansa, bu enerjiyi belirsizliği kabul etmek için harcamak çok daha uyumlu olacaktır. Kaygı, doğru ve yanlış bir seçim hikayesi satar. "Doğru" seçim sonsuz mutluluk getirecek, "yanlış" seçim ise acı getirecektir. Bu, kendi bilgeliğinize güvenmek yerine, mutluluğun ve acının anahtarının sizin kontrolünüz dışında olduğu fikrini güçlendirir. Bu nedenle belirsizliği kabullenmek, sadece belirsizliği kucaklamak değil, aynı zamanda belirsizliği, insanların, durumların ve koşulların iyi ve kötü yönlerini de içerecek şekilde yaşamın gerekli bir koşulu olarak kabul etmeyi ve onunla yaşamayı öğrenmektir.
2. Üzerine Gidin
Kaygılı hissettiğiniz her an, içsel deneyiminiz hakkında meraklı olun. Bu bir iç kontrol gerektirecektir. Anksiyeteyi ve sizin için nasıl ortaya çıktığını tanımlayın. Örneğin, vücudunuzun neresinde hissediyorsunuz? Hangi düşünceler bununla ilişkili? Ve bu düşünceler benliğinizle nasıl bağlantılı? Genellikle kaygılı düşünceler, iletilmesi gereken daha büyük bir mesajın taşıyıcısıdır. Düşünmeden sadece kaygıyla hareket etmek ise sizi her zaman bir sonraki çözümü arayan kısır bir döngüde bırakacaktır. Bunun yerine, üzerine giderseniz daha derinlerde yatan sorunları keşfedebilirsiniz.
3. Anksiyeteye Direnmeyin ve Kucaklayın
Anksiyeteyi fark etmek ve merakla keşfetmek size kendiniz hakkında bir şeyler öğretecektir. Görmezden gelmek veya direnç göstermek ise fiziksel rahatsızlıklar olarak ortaya çıkaracaktır. Kaygılı düşüncelerinize ve kendinize karşı şefkatli olun ve mümkün olduğu kadar direncinizi azaltın. Bununla ilgili Budist Tonglen nefes çalışması önerilmektedir. Bu, "istenmeyen"i (acı, güvensizlik, yetersizlik) içinize çektiğiniz ve "istenen"i (rahatlama, memnuniyet, tatmin) dışarı verdiğiniz bir uygulamadır. Bu sayede acıdan kaçınma alışkanlığı tersine çevrilir ve zor duyguları tutma ve yönetme becerisi gösterilerek rahatsızlığın nasıl bir süreçte ortaya çıktığı anlaşılır.
4. Müdahaleci Düşünceleri Ayrıştırın
Müdahaleci düşünceler, acıya neden olan ve sizi şimdiki zamandan uzaklaştıran, istenmeyen ve ısrarcı düşüncelerdir. Mutlak gerçekler olarak zihninize yerleşir ve bir süre sonra yeni şüphelere neden olur. Bir yönüyle ise bu düşünceler zihinsel bir bağımlılık yaratır. Daha savunmasız duygulara erişmenizi engelleyen bir mekanizma olarak çalışır. Müdahaleci düşünceler, eğer yönlendirmelerine uyarsanız, insan olmanın doğasında var olan acı ve kırılganlıktan kaçınabileceğinizi iddia eder. Düşünceler ve onlara verdiğiniz yanıt arasındaki boşluğu genişletmeye çalışın. Çünkü neye odaklanırsanız o gitgide büyür.
İlk olarak kaygılı düşünceyi adlandırın. Bu, bilişsel ayrıştırmaya olanak tanır. Ayrıştırma, dünyayı çarpıtılmış veya yararsız düşünceler aracılığıyla görmek yerine, düşüncelerin kendisini görmekle ilgilidir. Düşünce ile kendiniz arasında bir mesafe oluşacaktır ve gözlem yapma imkanınız doğacaktır. Mesafe koyduktan sonra, altta yatan duyguyu anlamak için kendinize izin verin. Mesafeyle birlikte kaygıyı ortadan kaldıracak ve hatalı düşüncenin inandırıcılığını azaltacak bir perspektif geliştirebilirsiniz.
5. Kendinizi Düzenli Olarak Kontrol Edin
Bir duyguyu doğrudan deneyimlemeyi reddederseniz, o duygu yalnızca başka şekillerde geri dönecektir. Bu, kendinizi kontrol etmenizi, nasıl hissettiğinizi anlamanızı ve kimi zaman yanıt vermenizi gerektirir. Günlük tutabilir, bedeninizle uyum sağlayacağınız egzersizler yapabilir veya telefonunuza bir hatırlatıcı kurabilirsiniz. Bunlar, kendinize duygusal olarak uyum sağlamanın ve öz değerlendirmeler yapmanın en kolay yollarındandır. Kaygınıza alan yaratın ve onu deneyimlemeye istekli olun. Kaygı, zihninizde ve bedeninizde enerji tüketir. Bu yüzden ona karşı savaşmak yerine, odaklanmanıza ve dönüşüp düşmesine ve daha fazlası için alan açmasına izin verin.
Kaynak (Çeviri):
https://www-psychologytodaycom.cdn.ampproject.org/c/s/www.psychologytoday.com/us/blog/life-in-transition/202212/6-ways-use-anxiety-source-growth?amp

Yorumlar
Yorum Gönder