Yaşayan Ölüler: Tükenmişlik

 


Sevmediği bir işe veya okula başlayanlar için ilerleyen süreçte hala sevmiyor olmak sürpriz bir durum değil. Fakat ümitli başlayan ve gerçekten heyecan duyan kişiler için düşüş yaşamak, beklenmedik ve üzücü bir sonuç olabiliyor. Bu durumda başlangıçta sevdiğimiz şeyi hala sevdiğimize inandırmak istiyoruz kendimizi. Kimi zaman gitmekle kalmak arasında kalıp içimizde mücadele veriyor ve sonunda yenik düşüyoruz. Bugün, bir zamanlar benim de içinde bulunduğum “yaşayan ölüler”den bahsetmek ve tükenmişlik sendromunun önemli noktalarına değinmek istiyorum. İyi okumalar!

İnsan Neden Tükenir?


İnsanı tüketen ilk şey kendisidir. Beklentiler, hayal kırıklığının kardeşidir ve bazen aşırıya kaçıldığı ve gerçeklikten uzaklaşıldığı durumlarda kaçınılmaz olandır. Bir diğer sebep ise her işe girişme babayiğitliğini göstermek. Yapabileceklerimiz ve gücümüz ne kadar çok olursa olsun kapasitemizin bir sınırı vardır. Üstlenilen görevlerin fazlalığı, sorumluluk duygusunun baskın olması gibi sebepler bir süre sonra sizi içten içe yiyip bitirecektir. Kendinizi durduk yerde başarısız, yetersiz hissetmenize neden olacaktır. Bu yüzden “hayır” kelimesini kullanmaktan çekinmeyin, kendinize de başkalarına da. Başka bir sebep ise başarısızlık kaygısıdır. Kaygı tamamen geleceğe yönelik hissedilen bir olumsuz duygudur. Geleceğin belirsizliği ve şu an hissedilen olumlu duygunun devam edip etmeyeceği konusu kişide kaygı yaratır. Bu durum, aynı zamanda çalışılan veya eğitim görülen ortamda daha yetenekli ve daha başarılı insanların varlığıyla da ortaya çıkabilir. Bu yüzden size ilk başta heyecan veren o sebebe tutunmanız önemli.

Tükenmişliğin Evreleri

1-      Balayı Evresi

 

Tam olarak kulağa ilk geldiği şekliyle hissettiren bir anlamı var aslında. İşinizi veya okulunuzu seviyorsunuz, her şey yolunda, bulunduğunuz yerde mutlusunuz ve tatmin hissediyorsunuz. Bu noktada nelerin size böyle hissettirdiğini düşünmek önemli. Çünkü ideal olan bunu sürdürebilmek. Güçlü baş etme stratejileri yaratmak açısından bu farkındalığa sahip olmanız gerekir. Yeni bir işe başladığınızda, yeni bir ortama adım attığınızda neyin size iyi geldiğini anlamaya çalışın.

2-      Stres Başlangıcı

 

Bir diğer adıyla dengeleme olan bu evrede stres yavaş yavaş iş yaşamında kendini göstermeye başlar ve iyimserliğiniz bir süre sonra söner. Olaylara daha farklı bakmaya ve küçük sorunlardan daha çok etkilenmeye başlarsınız. Kaygının da ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

3-      Kronik Stres


 

Stresin artık daha düzenli ve yoğun bir şekilde hayatınıza sirayet ettiğini görmeye başlarsınız. Bu evrede kendinizi artık daha isteksiz, hobilerinize ve sevdiğiniz işlere yönelik daha ilgisiz hissedersiniz. Gündelik uğraşlarınızı ertelemeye daha meyilli olur ve daha çok tüketici konumda bulursunuz kendinizi. Alkol, sigara veya uyuşturucu maddelerle stresten kaçmaya yönelebilirsiniz. İş yaşamınızda başarılarınızın düştüğü bir evredir.

4-      Tükenme


Kendinizi tamamıyla isteksiz, durgun hissettiğiniz evredir. İşinizden ve çalışma ortamınızdan tamamen bağımsız hissettiğiniz, aidiyetinizi kaybettiğiniz ve uyuşukluk yaşadığınız bir süreçtir. Dışarıdan bakıldığında son derece kötümser görünmenize neden olan bir durum yaşarsınız iç dünyanızda da. Her şeyi bırakıp uzaklaşma isteği içinde olursunuz. Sorunlarınızla mücadeleden tamamen kaçmak istersiniz. İç dünyanızdaki bu pes etmişlik, fiziksel ve zihinsel sağlığınızı da olumsuz etkilemeye başlar. Sık sık hastalanırsınız, iyileşme süreciniz de uzar.

5-      Süreğen Tükenmişlik



Depresyon başlangıcıdır ve artık kronik bir mental bitkinlik hali içinde olursunuz. Depresif bir ruh haliyle birlikte duygusal ve fiziksel rahatsızlıkların da başlayabileceği bir evredir. Umutsuzluk, kendine olan inancı kaybetme, yalnızlaşma yaşanabilir.


Peki siz hangi evredesiniz?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nasıl Yalnızlığın Tadına Varabilirim?

Kitap Okuma Alışkanlığını Yeniden Kazanmak

Mutluluğun Kestirme Yolları